Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre devletimiz bir hukuk devletidir. Bu bağlamda devletin tüm organları da hukuk ve mevzuatla bağlıdır. Ne var ki bazı zamanlar devletin bu organları yasal dayanaktan yoksun idari işlem tesis etmekte veya hukuksuz idari eylemlerde bulunmaktadır.
Bir başka açıdan ise vatandaşlarımızın ilgilisi olduğu bir konuda hukuka dayanarak idarenin bir işlemi veya eylemi yapmasını isteyebilirler. Bazı zamanlar vatandaşlarımızın bu gibi istekleri idare tarafından hukuka uygun olmayarak kabul edilmediği de görülmektedir.
Böylesi durumlarda vatandaşlarımızın herhangi bir hak kaybına uğramaması için vakit kaybetmeksizin bir avukata danışması doğru olacaktır. Çünkü idari işlemin iptali davası idare mahkemelerinde 60 (altmış) gün içinde açılmalıdır. İdari eylemlerden doğan zararların giderilmesi ise kural olarak 1 (bir) yıllık süre içinde istenmelidir. İdarenin bu isteği kısmen veya tamamen reddetmesi üzerine altmış günlük dava açma süresi işlemeye başlayacaktır.
Bazı kanunlarda ilgili idareye düzenleyici işlemler yapma yetkisi verilmektedir. Düzenleyici işlemler, tüzük ve yönetmelik gibi adlarla anılmaktadır. Düzenleyici işlemler dayandıkları kanunun çizdiği çerçeveler dışına çıkmamalıdır. Aynı zamanda Anayasa’nın 13. maddesine göre temel hak ve hürriyetler yalnızca kanunla sınırlandırılabileceğinden düzenleyici işlemlerle sınırlandırılamaz. Bazı zamanlarda idarenin bu kuralları gözardı ederek düzenleyici işlemler tesis ettiğini görmekteyiz. Anlatıldığı gibi hukuka aykırı düzenleyici işlemlerin iptali için düzenleyici işlemin Resmî Gazete’de ilanından itibaren 60 (altmış) gün içinde Danıştay’da dava açılabilmektedir. Bu gibi düzenleyici işlemlere anılan süre içinde dava açılmamış olsa bile düzenleyici işlemin uygulanmasından sonra ilgili düzenleyici işlemin ve uygulanan işlemin iptali için aynı süre içinde dava açılabilmektedir.