Ticari Alacak ve Tazminat Davaları İçin Yeni Dava Şartımız olan ARABULUCUK!

06.12.2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda kabul edilen 7155 sayılı kanunun 20. maddesi ile ticari alacak ve/veya tazminat davaları için hayatımıza giren dava şartı olan arabuluculuk süreci nasıl işleyecek herkes için merak konusu olmuştur.

Öncelikle belirtmek gerekir ki 7155 sayılı kanunun “Yürürlük” başlıklı 26. maddesinin 1-a bendi uyarınca bu dava şartı olan arabuluculuk 01.01.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir. Aynı kanunun 21. maddesi uyarınca da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na da geçiş süreci için geçici 12. madde eklenmiştir. Bu madde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümlerin görülmekte olan davalara uygulanmayacağını düzenlemektedir.

7155 sayılı kanunun 20. maddesiile Türk Ticaret Kanunu’na “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesi eklenmiştir. Bu madde ile konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline gelmiştir. Dolayısıyla tazminat istemi olmadan tespit, ref ve men talepli bir dava açılırken arabulucuya başvurmak dava şartı değilken ticari alacak ve/veya tazminat istemi içeren davada arabulucuya başvurmak dava şartıdır.

Arabuluculuk Süreci En Fazla Ne Kadar Sürecektir?

Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesinin ikinci fıkrasında da arabulucuya görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde başvuruyu sonuçlandırması görevi verilmiştir. Bu süreyi arabulucu en fazla iki hafta uzatabilir. Özetle, ticari bir temele dayanan alacak ve tazminat talepleri için dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorunlu olmuş ve arabulucunun başvuruyu sonuçlandırması en geç sekiz hafta içinde olacaktır.

Arabuluculuk Aşamasında Anlaşılamazsa Ne Yapılması Gerek?

7155 sayılı kanun ile dava şartı olan arabuluculuk sürecinin nasıl yürütüleceği konusunu düzenlemek için 6725 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesi eklenmiştir.Bu maddenin ikinci fıkrası arabuluculuk aşamasında anlaşılamaması durumun da dava açılacaksa dava dilekçesine anlaşmaya varılamadığına ilişkin arabuluculuk son tutanağının dava dilekçesine eklenmesi zorunluluğunu getirmektedir. Bu tutanak dava dilekçesine eklenmediği taktirde mahkeme davacıya bu tutanağı sunması için bir haftalık kesin süre verir. Bir haftalık kesin süre içerisinde tutanak mahkemeye sunulmazsa dava, dava şartı yokluğu sebebiyle dava usulden ret edilir.

Arabulucunun Kim Olacağı Nasıl Belirlenecek, Yetki İtirazı Nasıl Yapılacak ve Yetki İtirazının İncelenmesi Usulü

Arabulucuların nasıl belirleneceği hususu ise 18/A maddesinin beşinci fıkrasında düzenlenmiştir. Arabulucu, arabuluculuk bürosu tarafından komisyon başkanlıklarında bulunan listeden belirlenir. Ancak taraflar, ortak olarak komisyon listesinde yer alan bir arabulucu üzerinde anlaşırsalar bu arabulucu görevlendirilir. Bu düzenleme ile iki tarafın da güvendiği bir arabulucuya başvurma imkânı tanınmıştır. Arabulucu kendiliğinden yetki araştırması yapamaz. Yetki itirazı en geç ilk toplantıda yapılmalıdır. Yetki itirazı yapıldığı taktirde dosya sulh hukuk mahkemesine arabuluculuk bürosu tarafından gönderilir. Mahkeme dosya üzerinden inceleme yaparak en geç bir hafta içinde yetkili arabuluculuk bürosunu belirler. Mahkemenin kararı kesindir. Yapılan inceleme için harç alınmaz.

Eğer mahkeme yetki itirazını reddederse aynı arabulucu yeniden görevlendirilir ve arabulucunun en geç altı hafta sonunda sonuçlandırma süresi tekrar başlar. Yetki itirazı kabul edildiği taktirde kararın tebliğinden/tefhiminden itibaren bir hafta içinde yetkili arabuluculuk bürosuna başvurulursa yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir.

   Arabulucuya Başvurmanın Zamanaşımına, Hak Düşürücü Sürelere, İhtiyati Tedbir Kararına ve İhtiyati Haciz Kararına Etkisi

Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süreler işlemez. Dolayısıyla arabuluculuk bürosuna başvurmak haklarımızı diri tutacaktır.

Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 397. maddesi ihtiyati tedbir kararının dava açılmadan önce alınması durumunda kararın tebliği/tefhiminden en geç iki hafta içinde dava açılması gerektiğini aksi taktirde ihtiyati tedbir kararının kalkacağını düzenler. Ancak arabuluculuk bürosuna başvurma ile son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar bu iki haftalık dava açma süresinden arta kalan süre işlemez. Son tutanağın düzenlenmesi ile bu süre kaldığı yerden işlemeye devam edecektir.

Aynı doğrultuda 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 264. maddesi dava açılmadan önce ihtiyati haciz kararı alınması durumunda kararın tebliği/tefhiminden itibaren yedi gün içinde dava açılması gerektiğini aksi taktirde ihtiyati haczin kalkacağını düzenlemektedir. Burada da arabuluculuk bürosuna başvurma ile son tutanağın düzenlenmesine kadar geçen sürede yedi günden arta kalan süre işlemez. Son tutanağın düzenlenmesi ile bu süre kaldığı yerden işlemeye devam edecektir.

Arabuluculuk Faaliyeti Ne Zaman Son Bulacaktır?

Arabuluculuk faaliyetinin ne zaman son bulacağını 18/A maddesinin 10. fıkrası düzenlemektedir. Arabulucu taraflara ulaşamaz veya taraflar katılmadığı için görüşme yapamaz ise arabulucu, arabuluculuk faaliyetini sona erdirir. Doğal olarak tarafların anlaşması ve anlaşamama durumlarında da arabuluculuk faaliyeti sona erer. Arabuluculuk faaliyeti sona erdiği taktirde arabulucu, son tutanağı düzenleyerek durumu arabuluculuk bürosuna bildirir.

Taraflardan Biri veya İkisi İlk Toplantıya Geçerli Bir Mazereti Olmadan Katılmaması Durumunda Ne Olacaktır?

Taraflardan birisi ilk toplantıya geçerli bir mazeret göstermeden katılmaması durumunda arabuluculuk faaliyeti katılan tarafın talebi doğrultusunda sona erdirilebilinir. Bu durumda toplantıya katılmayan taraf, arabuluculuk son tutanağında belirtilir. Bu taraf,dava aşamasında kısmen veya tamamen haklı çıksa dahi yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilemez.

Her iki taraf da ilk toplantıya geçerli bir mazeret göstermeden katılmamışsa ve arabuluculuk faaliyeti bu sebeple son bulmuşsa tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerine bırakılır.

Arabuluculuk Ücreti Hangi Tarafça Karşılanacaktır?

Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonucunda uyuşmazlık konusu hakkında anlaştıkları taktirde aksi kararlaştırılmamışsa arabuluculuk ücreti taraflarca eşit olarak karşılanır.Taraflar, arabuluculuk aşamasında arabuluculuk ücretini hangi tarafça karşılanacağı hakkında da anlaşabilir.

Taraflar anlaşamadığı taktirde arabulucunun iki saatlik ücreti Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.Taraflara ulaşılamaması veya taraflar katılmadığı için arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumlarında da ücret Adalet Bakanlığı’nca karşılanır.Tarafların arabuluculuk görüşmeleri iki saatten daha fazla sürmüş ve anlaşamamışlar ise arta kalan saatler için çıkan ücret taraflarca eşit şekilde karşılanır.

Arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden sayılır eğer anlaşamama durumunda dava açılacaksa dava dilekçesinin talep istem kısmında arabuluculuk ücreti de istenmelidir.

Arabulucu tarafından yapılan zaruri giderler Adalet Bakanlığı’nın bütçesinden karşılanır. Taraflar anlaştığı taktirde bu giderleri aksi anlaşmada kararlaştırılmadıkça eşitçe ödemek zorundadır. Tarafların anlaşamaması durumunda ise davada haksız çıkan tarafından bu giderler karşılanır. Dolayısıyla taraflarca bu giderlerin bakanlığa ödemesini talep edilmemiş olsa bile mahkemece re’sen haksız çıkan taraf aleyhine, Adalet Bakanlığı lehine bu giderlerin ödenmesine karar verilmesi gerekir.

Bu konu hakkında sorularınızı buradan yazabilirsiniz.